Kordonboyunda Bir Yaz Akşamı
İzmir’in Kordonboyu, yaz akşamlarının büyüyüşüyle doldu. Denizden gelen serin esinti, martıların çığlıkları ve dalgaların ritmi, 60. sınıf Mehmet’in her akşam nefes aldığı yerdi. 330 metrekarelik geniş dairesinde yalnız yaşayan Mehmet, emekli bir bankacıydı. Karısı Ayla ile aralarındaki bağ, yıllar içinde solmuş, Ayla’nın sosyal etkinlikleri ve arkadaş gruplarıyla dolu hayatı, Mehmet’i yalnız bırakmıştı. Ancak Mehmet’in içinde yaşı ilerlemiş olsa da, hala bir ateş yanıyordu; hayata ve tutkuya olan özlemi hiç sönmemişti.
Bir akşam üstü, Kordon’da her zamanki yürüyüşünü yaparken, denizde bir bankada oturdu. Elinde bir bardak çay, gözleri ufukta, gün kaybının turuncu tonlarını izliyordu. Tam o sırada, yanındaki bankada bir kadın oturdu. 50’li yaşlarının başında, zarif, kendinden emin bir şekilde saklanan bir kadın. Siyah elbise, dalgalı akıntılar ve aralarındaki hafif gülümseme, Mehmet’in dikkatini anında çekti. Kadının elinde bir şarap kadehi vardı; Kordon’daki bir kafeden alınan belliydi. Mehmet, cesaretini toplayıp, “Bu zamana şarap mı?” diye sordu, hafif alaycı bir gülümsemeyle.
Kadın başını çevirdi, gözleri Mehmet’in gözleriyle buluştu. “Neden olmasın? Hayat kısa” dedi, sesinde hem meydan okuyan hem de davetkâr bir tonla. Adı Selin’di. Bir moda rejimiydi, İzmir’e yeni taşınmıştı ve Kordon’un büyüsüne kapılmıştı. Sohbetleri, anında bir yönlendirmeyle başladı. Selin’in esprili, zeki konuşmaları, Mehmet’in uzun süre biriktirdiği bir heyecan uyandırdı. Selin, gözlerindeki derinliklerden farklılaşmış, Mehmet ise Selin’in özgür ruhundan etkilenmişti.
Günler geçti, Mehmet ve Selin, Kordon’da sık sık buluşmaya başladı. Bazen bir kafede kurallarla sohbet ediyor, bazen sadece denize karşı yürüyorlardı. Bir akşam Selin, Mehmet’i bir dans gecesine davet etti. Kordon’daki bir mekanda, canlı müzik eşliğinde dans eden insanlar vardı. Mehmet, yıllar boyunca dans etmemişti, ama Selin’in elini tutup piste çıktığında, kendini gençliğine yıllarına dönmüş gibi hissediyordu. Selin’in vücudunun ritmine uyumu sağlanırken, Mehmet onun beline sarıldığında kalbinin hızlandığını hissediyor. Selin’in kokusu, teninin sıcaklığı, Mehmet’in uzun süredir biriktirdiği unuttuğu bir arzuyu uyandırıyordu.
Dansın ardından, Kordon’un ıssız bir köşesinde, denize karşı bir banka oturdular. Selin, Mehmet’e dönerek, “Biliyor musun, seninle konuşurken özgürce yaşadıkların” dedi. Mehmet, gözlerindeki ailelerini dayanamadı. “Selin, senin ömrüm boyunca onu an, içindekiler yeniden körükleniyor,” dedi. Sesinde bir kesinti vardı. Selin yürüdü, eli Mehmet’in yanağına koydu. “O zamanı söndürelim” diye fısıldadı.
O gece, Kordon’un yıldızlı gökyüzü altında Mehmet ve Selin birbirlerine daha yakınlaştılar. Öpücükleri, denizin dalgaları gibi yumuşak ama tutkuluydu. Mehmet, Selin’in dudaklarında, yıllardır özlediği ve canlılığını buldu. İkisi de ne olursa olsun, sadece birbirlerine aitler. Hayat, Mehmet’e ikinci bir şans; Kordonboyu, sadece bir sahil değil, yeniden doğuşun adresiydi.
Bir yanıt yazın